ŞİİR:ABDULMALİK HİLMİ
ŞERHEDEN (AÇIKLAYAN): NEJDET ŞAHİN
ŞERHEDEN (AÇIKLAYAN): NEJDET ŞAHİN
Sır bülbülüm
öter Allah deyu söyler
Oda yanmak
sever gülden haber ister
Od:Ateş demektir. Bülbül,gül’ün aşığı olup daima gül’ün
hasret od’u (ateşi) ile ötüp figan eder ki, leddun-i mana
itibarıyla gül, Hz.Muhammed (sav) dir. Çünkü Resulullah’ın teri gül
kokardı, bu yüzden Resulullah Efendimiz’in teri gibi koktuğu için gül’ü
koklamak, sünnet kabul edilmiştir.
Daha evvelki beyitlerin açıklamasında ifade edildilği gibi, Hz.
Resulullah Efendimiz’in vücudu unsuru, vücudu misali ve vücudu nur-u vardır.
Şeriata göre İslam dinine giriş; “Eşhedüenlailahe
illallah ve eşhedü enne muhammeden abduhu ve resuluhu - Şahitlik ederim ki
Allahtan başka ilâh yoktur, Muhammed Allah’ın elçisi ve kuludur.”
Tevhidin şahadeti olan kelimeyi kalp ile tasdik dil ile ikrâr etmekle mümkün
olduğu gibi, hakikat ve marifete göre kul’un kemale ulaşması, Allah ve
Hz.Muhammed’i müşahede şahitliği ile mümkündür.
Ki bu şahidlik; kul’un mazhar olduğu görmek,
işitmek, tatmak, dokunmak ve koklamak olan beş zahir / dış duyularla (hislerle).
Ve akıl, hayal, hafıza, vehim ve idrak olan beş batın / iç duyularla (hislerle)
olur. Ki bir kimse bu zahir ve batın cümle duyular müşahadesiyle Allah’a ve Hz.
Muhammed’e şahitlik etmekle İslam dininin kemâline ulaşıp, insanı kâmil
mertebesine erişir.
Bu itibarlameslek-i Resul’de evvela cemiyet-i ilâhi seyri irfanıyla “eşhedüenlailahe
illallah” ın hakikatine, yani Allah’a şahit olunur. Sonra, yine
cemiyet-i Muhammed seyri marifetiyle “ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve
resuluhu” hakikatıne, yani Hz.Muhammed (sav) şahitliğine ulaşılır. Ki,
böyle kelimeyi şahadetin hakikatı kemâlatına ulaşan bir kimse, hidayet-i Nur-u
Muhammed kulluğuyla yaşar ve daima vücud-u Nur-u Muhammed’e vasıl olmak
(kavuşmak) ister.
Bunu beyanla; kalpteki zikri daim aynı
zamanda mayayı Muhammed’tir. Ve bu beyitte: kalbimin sırrı mayayı Muhammed’le bülbül
gibi her nefeste Allah deyip öter
figan ederken, sevgi / aşk odu
(ateşi) ile yanıp vücud-u Nur-u
Muhammed gül’üne kavuşma haberini
bekleyip ister, buyruluyor.
Daim yaşlar
akar gül firakla ağlar
Her taraftan
bakar gülüm gülüm inler
Firak: Ayrılık demektir. Zikri
daim olan mayayı Muhammed’in kalbinde kabarmasıyla, hidayet-i Nur-u Muhammed
kulluğuna mazhar olan bir kimsede, gül’ün
kokusu hâkim galip olur. Ve o kişinin kendisi gül koktuğu gibi, daima
kendisi gibi gül kokan Ruh-u Muhammed mazharı ehli zikri ve ehli irfanı arayıp
onlarla hemhâl olmak ister.
Bunu beyanla, vücudu Nur-u Muhammed firakı (ayrılığı) derdiyle ağlayıp gül kokanlar, her yerde ve her
tarafta gülüm gülüm diyerek gül
hasretiyle inler, deniliyor.
Gözbebeği
erir görmeği kaldırır
Gül için
bayılır gülden haber bekler
Gözbebeğinin
eriyip, göz görüşünün kalkması baygınlığı ile
vücud-u Nur-u Muhammed gül’ündenhaber
bekleyişi beyanla Pir Seyyid Muhammed Nur Hazretleri;“...Ve
gün uykusu uyurken, ma’nada kendimi Medine ‘ye varıp Babü’s-Selam’dan dâhil
olur gördüm. Rasulallah (sav) Hz.nin şebeke-i şerifi yanına vardım. O anda Hz.
Resulallah (sav) Hz.nin suret-i unsuriyyesi olmayan suret-i nuraniyesini
görüp, güneşin nurundan daha safi ve nurlu gördüm. Hz. Resulullah dahi,
şebeke-i şerifin dâhilinden mübarek ellerini açıp, Fakire ‘’Yürü’’ dedi. Fakir,
dahi yürüdüğümde beni, şebeke-i şerifin içinde aldı. Ol anda şebeke-i
şerifte mahfolup, Fakir’i kendinden geçti.Ve Ahadiyyetü’l Cem makamını
telkin eyledi.”buyurur. Ki inşallah, bizlere de bu keşfi marifet ihsan
olunur.
Nesim yeli
gelür Hilmi haber alır
Aşkıla hep
uçar candan haber ister
Ben
bu gün pirime vardım
Pirin
cemali güldür gül
Oturmuş
tahtı makama
Tahtı
revanı güldür gül
Gülden
terazi tutarlar
Gülü
gül ile tartarlar
Gül
alır gül satarlar
Çarşı
pazarı güldür gül
Gülden
değirmeni döner
Onun
ile gül döverler
Akar
arkı döner çarkı
Bendi
pınarı güldür gül
|
Ak
gül ile kırmızı gül
Çift
yetişmiş bir bahçede
Bakışları
hare karşı
Har-ı
ezharı güldür gül
Gel
ha gel seyyid Nesimi
Hak
nefesi güldür gülün
Şu
öten garip bülbülün
Derdi
figanı güldür gül
|
Buyuran Nesim-i Hazretleri’nin, bu
İlâhisindeki hikmet ve ruhaniyete atıfta bulunan Malik Efendi Hilmi lâkâbıyla; Nesim yeli gelür haber alır diyor. Ve
devamla; aşkıla Hilmi hep ruh
göklerinde uçarak, kulluğuna can olan vücud-u Nur-u Muhammed’e
kavuşma haberini bekleyip ister, diyor. Allahuâlem.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder